PSİKOLOJİK DAYANIKLILIĞIMIZI ARTIRMAYA DAİR

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ
2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı

PSİKOLOJİK DAYANIKLILIĞIMIZI ARTIRMAYA DAİR…

Değerli Velilerim,

Evde kalma süremiz uzadıkça, bazı ebeveynler ve bazı çocuklar için okulun eve taşınması biraz daha can sıkıcı bir hal almaya başladı. İlk haftayı arkadaşlarını ve öğretmenlerini görecekleri için heyecanlı bir şekilde geçirdiler. Sonraki hafta artık hem kullanılan sisteme alışmış, hem de işin farklı yanlarını öğretmenlerinin dersleri eğlenceli hale getirmeye çalışarak kullandıkları materyallerin keyfine vararak geçirdiler. Bir sonraki hafta bazıları yavaş yavaş sıkıldıklarını ifade etmeye başladı. Tabi bunun sebebi sadece okulun evde olması halinden kaynaklanmıyordu. Çocuklar için getirilen dışarı çıkmanın kısıtlanması, hafta sonu dışarı çıkmanın tamamen kısıtlanması gibi dışsal etkenler de onların bu bilgilere maruz kalması ile daha karmaşık bir hale geldi.

Çocukların ebeveynlerinin duygularını aynaladığını biliyoruz. Bu süreçte onlara yardım edebilen ebeveynler olmanın bir yolu da onlara yansıttıklarımızı kontrol edebiliyor olmaktan geçiyor. Süreç uzadıkça yetişkinler olarak, evdeki süreci yönetmekten tutun, online derslerin takibini yapmak, çocukların sıkıntılarını paylaşmak yetişkinlerin de psikolojik dayanıklılığını etkiler hale geldi.

Yetişkinler olarak psikolojik dayanıklılığımızı güçlendirmek için neler yapabileceğimize bakalım.

Sağlıklı, huzurlu günler dilerim…

Ecehan Özgören
Rehber Öğretmen

Duygularımıza Karşı Hoşgörü

Hayatımızda pek çok belirsizlik varken, bir de salgının yarattığı belirsizlik eklendi. Salgınla ilgili olarak yanıtını bilmediğimiz birçok sorumuz var. Aşı ne zaman çıkacak? Okullar ne zaman açılacak? Sokağa çıkmamız yasaklanacak mı? Belirsizliğe karşı toleranslı olmak çok zordur. Aradığımız yanıtları bulamamak ya da çelişkili yanıtlar bulmak bizi mutsuzluğa götürebilir. Salgın yaşamın içinde kontrol edemediğimiz bir durum olarak karşımıza çıktı ve bu belirsizliğe olumsuz duyguların eşlik etmesi çok doğal.

Bu olumsuz duygular ne işe yarıyorlar? Örneğin, kaygı biz güvende tutmaya ya da önlem almaya yönlendiriyor ya da hissettiğimiz çaresizlik bizi eyleme geçmeye zorluyor olabilir.

Duyguların bizleri harekete geçirmek gibi işlevleri vardır. Görevleri biten duyguların geri çekilmelerine izin vermek ise bizim elimizde. Duygularla savaşmak yerine barışmayı ve birlikte yol almayı deneyin.

Kontrolü Ele Almak

Hiç kimse bu kadar uzun zaman evde kalmaya alışık değil. Herkes zaman zaman evde zamanın nasıl geçeceği konusunda endişelenebiliyor. Bazen üşenebilir; bazen de çok enerjik hissedebilirsiniz. Her şeyi aynı anda yapmaya çalışıp, zaman yönetimi konusunda zorlanabiliriz.

Gerçekten “Şu an neye ihtiyacım var, ne istiyorum?” sorusunu yanıtlamak iyi gelebilir. Her zaman bir şey yapmak zorunda değilsiniz, bazen hiçbir şey yapmamak ve sakince oturmak da ihtiyaç olabilir.

Kesin çerçevelenmiş günlük planların içine sıkışmak, aksadığında hissedilen hayal kırıklığı sıkıntınızı artırabilir. Günlük rutinlerin iyileştirici bir yanı olduğu tartışılmaz. Ancak, beklenmeyen durumlarda planı değiştirmek ve esnek kalabilmek de rahatlatıcıdır. Kendimize şefkat göstermeyi keşfedebileceğimiz bir fırsat karşımızda duruyor.

Kendine Yardım

Evde kaldığımız bu günlerde bedenlerimiz alışkın olmadığı bir hareketsizlikle karşı karşıya kaldı. Sebepsiz ağrılar ya da bedensel huzursuzluklar, rahatsızlıklar hissedebilirsiniz. Beden duyumlarına kulak vermek için zaman ayırmak, fiziksel egzersiz ve sağlıklı beslenmek bedenin gevşemesini sağlar.

Bedenin gevşemesi ve rahat hissetmesi, duygulardaki zorlayıcı yükün boşaltılması ve zihnin daha sağlıklı düşünmesi anlamına gelir. Bunların her yaşa uygun olanını seçip aile bireyleriyle birlikte yapmak iyi bir seçenek olabilir. Hem birlikte hareket etmek hem de bedenin sinyallerine kulak vermek iyilik halinin artmasına olanak sağlar. Sadece balkona çıkıp güneşin sıcaklığını hissetmeyi denemek ya da yağmur damlalarını teninde hissetmeye çalışmak temas kurmayı kolaylaştırabilir.

İlişkileri Korumak

Şu günler aile üyeleriyle hiç olmadığımız kadar bir arada bulunduğumuz zamanlar haline geldi. Bu zamanı yakın ilişkilerimizi değerlendirip, nasıl iyileştirebilirim sorusunu cevaplamak ve birlikte daha keyifli zaman geçirmek için sunulmuş bir fırsat gibi değerlendirebilirsiniz.

Yakın hissettiğiniz kişilerin uzak olmasını bir engel olarak görmeyin. Belki birlikte uzaktan kahve içmek, ekran karşısında bir dizi ve ya film hakkında sohbet etmek yakınlaşmayı destekleyebilir. İş arkadaşlarınız ve aile büyükleriniz ile bağlantıda kalmak, içten gelen paylaşımlarda bulunmak ilişkilerinizi sağlamlaştıracaktır. Yakınlık herkese iyi gelir.

Beyin ilişkiden beslenir. Kişiler arası ilişkiler beyindeki bütünleştirici ağların gelişmesini sağlar. Destekleyici kişiler arası ilişkilerin yardımıyla genişleyen bu düzenleyici ağlar duygu durumumuzun dengelenmesine, iyilik halimizi arttırmaya ve başkalarıyla dayanışma ve beraberlik içinde olmamıza beynin işlevinin artmasına sebep oluyor.

Amaç Yaratma

İş yerlerinden uzak kalsak bile evden çalışmaya devam ettiğimiz bir dönemdeyiz. Yapmakla yükümlü olduğumuz işler bittiğinde günün geri kalanında zaman nasıl geçiyor? Yaptığımız günlük etkinlikler çeşitlendirerek anlam yaratmak seçeneklerimiz arasında.

Belki de kendimizle yakın olabileceğimiz ve seçimlerimiz sorgulayabileceğimiz bir zaman dilimi içindeyiz. Eylemlerimizin ve seçimlerimizin arkasındaki anlamı sorgulamak ve keşfetmek için bol bol zamanımız var. Unutmayalım ki; seçimlerimizle varoluruz.

Üretken Olma

Birçok insan bu dönemde iş yerlerinden uzak kalsalar da işlerin evlerden yapmaya devam ediyorlar. Evinizde çalışmak zorundaysanız çalışma saatlerini belirlemek yardımcı olabilir. Evde çalışma odasına dönüştürebilecek bir oda varsa orayı veya herhangi bir odanın köşesini de çalışma alanına ayırmak iyi olabilir.

Çalışma saatlerinin dışında, belirlediğiniz çalışma alanından uzaklaşmak ve sadece belirli zaman aralığında çalışmak o alanın sadece çalışmak için olduğunu zihninde belirginleştirir.

Umut

Salgın her ne kadar hepimizi umutsuzluğa sürüklüyormuş gibi görünse de öz veriyle çalışan sağlık personelini görmek, iyileşen vaka sayılarının artması ve yapılan iyi niyetli çalışmalar (yalnız yaşayan ya da hasta bireylere alışveriş yapmak, uzaktan eğitim için ikinci el bilgisayar bağışı toplamak gibi.), hiç tanımadığımız insanlarla dayanışma içinde olmak umudumuzu korumamıza yardım eder. Zor duygular içine girdiğimiz her anda bu durumun geçici olduğunu kendimize hatırlatmak ve umut etmek bizi rahatlatır.

KAYNAKÇA

Koronavirüs Günlerinde Psikolojik Bağışıklık,2020, Prof.Dr. Özlem Karaırmak

https://www.who.int/docs/default-source/coronaviruse/mental-health-considerations.pdf